YENİ MEDYADAKİ
"YENİ" KAVRAMI
ESKİYOR MU ?
Yeni ortamlar, yeni
araçlar. Kısaca
yeni medya.Basılı gazeteden radyoya, siyah beyazdan renkliye süregelen aslında
yerini internete, mobil iletişime ya da asosyalliğe bırakan yada bıraktığı düşünülen kavram. Demokratlaştığımızı düşündüğümüz
aslında düşünüp izlendiğimiz " panaptikon" sistemler düzeni.Yeni
ortamlar , yeni araçlar , yeni sistemler dedik ama; yeni olması için eskiyle
değişmesi , eskinin yok olması veya
gerçekten gözden kaybolacak kadar azalması gerekmiyor muydu ?
Yeni medya yazılan
, düşünülen en genel anlamıyla dijital kodlama sistemi ile temellenen, eş anlı
ve yoğun kapasiteli, yüksek hızda, karşılıklı ve çok katmanlı, multimedya
biçimselliğine sahip medyayı tanımlayan bir ifadedir. Bir nevi radyo ,
televizyon, sinema ve basılı gazeteden farklılasan yönleridir.Bu güzelliklerin
yanında " her gülün bir dikeni de vardır" demek yanlış olmaz.
Bilginin kullanılmasındaki etik sorunlar, sansür , mahremiyet , konu ihlalleri,
tektip insanı da yaratması sözde bittiği sanılan geleneksel medya yeni olanı açıklıyor.
Kullanım hiyararşilerinin sürekli değiştiği
dünya düzeninde "interneti olmayan ev", "mobil cihazı olmayan
birey" kalmadı.Bir telekominikasyon şirketinin genel müdür yardımcısı Dehşan
Ertürk, dünya çapında yapılan bir akıllı telefon kullanıcı araştırmasında 1.5
milyar akıllı mobil cihaz kullanıcısı olduğunu söylüyor.1.5 milyar insan demek
dünya nüfüsünün %25i, bir nevi her an enformasyon kirliliği yaratmakla birlikte
gazeteciliğin" yeni gazeteciliğin" değerinin azaldığını
düşündürüyor.Tabi bu konu böyle olunca geleneksel gazeteciliğin ,
profesyonelliğin değer kazandığı döneme giriliyor. Açık içerik yerine ,
denetlenebilir kesin doğruyu yazmasa da yanlışa çok az tahammülü olan bir olgu
geleneksel gazetecilik veya medya , yeni medyanın tanımını alıyor. İnternet etkisinde ise; hızlı bir o
kadarda yoğun ve açık ulaşılabilir içerikler.Binlerce yeni medyayla doğan, değerlilikleri devam edip etmeyeceği belli
olmayan yeni medya ürünü kendine yer bulabiliyor. Stephan Covey'in bir
ikna-satış kuramı olan "az ve kıt" olanın değerli olması yeni
medyanın " yeniliğine" çok ve birbirine benzer olmasından dolayı
darbe vurmaktadır. Hangi habere yazılı basında bir gün sonra çıkmadan
inanıyoruz ? Hayatta sağlamasını yapmadığımız kaç şeye inanıyoruz? Bu hipotez
Philip Meyer'in "2043'de son basılı gazete çıkacak" hipotezini
çürütüyor.
Kısaca tanımlarsak;
"Paylaşım","katılım"
ve "olayların içinde olma duygusu" yeni medyanın getirdiği diğer öncüller. Yeni Medya
demokratikleştiğimizi savunup yüz yüze konuşamayacaklarımızı yazabildiğimiz,
sesin-sözün önemini bitirdiğimiz asosyalleştiğimiz yorumlarımızdır.
Editör
tarafından
onaylandığında "fişlendiğimiz" onaylanmadığında sansürlenen, sadece
katılım sağladığımızı düşündüğümüz bir "egodur".
Michel Foucoult'un görüşlerinin
doğrulandığı kendi kendimizi izlettiğimiz panaptike ortam yeni bbg evidir. Özgürleştirdiğini
düşündüğümüz "yeni" aslında kendi kabuklarımızı ördüğümüz bir ev bile
değil aslında, "yeni" bir bbg kümesidir "yeni medya".
Sonuç olarak ; "Face to
Face"iletişimin aksine belki de kendi kendini izletmeyi seven kesim
"yeni" bir medya oluşturuyor. Yeni medyayla iletişimin, katılımın
arttığı düşünülürken "topluma yararlı" gibi görünen
"yeninin" uzun vadede zarar vereceğini düşündürüyor. Eski medyanın
sözde " can çekiştiği" günlerde yeni medya eskiyor, eski hep yeni
kalıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder